5 Ekim 2018 Cuma

GÖZÜMÜZ GİBİ...



o gözler ki vahşidir
yangın kızıllıklarıyla korkunç
kanlı bir sevdayı çoğullaştırır
karanlık kirpikleri

göz değildirler
bir namludan fırlamış
mermi çekirdekleri

o gözler ki
çakmaktaki alev
zehirli hançerlerdeki uç
yakut bir avize gibi yalnızlığımızda dururlar
nereye gitsek gelir bizi bulurlar
gelir bizi bulurlar
bulurlar

Attila İlhan



Gözler, aynı Attila İlhan’ın da mısralarına ilmek ilmek işlediği gibi birçok şaire ilham olmuştur. İnsan vücudunda başka bir organ var mıdır ki üzerine bu kadar şiirler yazılsın, kalın kitapların sayfalarını süslesin, şarkılara nağme olsun…

Başka bir parçamız var mıdır ki insan ruhunun, sevincinin, hüznünün dışavurumu bu kadar net gerçekleşsin..

Başka bir mecra var mıdır ki konuşmadan anlaşabildiğimiz...

Aslında bakarsan gözlerimiz insan varlığının temsiliyet halidir. Çünkü hem fiziki bütünlüğü sağlayıp hem de ruhun aynası oluverir. Ayrıca insan kişiliği gibi tek, şahsa münhasır. Nasıl ki insanın kendisi özelliklerinin bir kısmını başkasından almasına rağmen özgün bir yapıya sahipse, gözleri de, yani göz irisi de renk gibi özelliklerini genlerle taşırken şeklen kişiye özgü bir yapıya sahiptir.

Bireylerin bir araya gelerek oluşturduğu toplumlarda yine göz irisimiz gibi özeldir. Çünkü toplumların yaşamış olduğu bölgenin coğrafi koşulları, iklimi ve nüfus yoğunluğu gibi birçok etken farklı özellik ve davranış biçiminin doğmasına sebep olur. Örneğin soğuk iklimli bölgelerde yaşayanların agresif yapıya sahip olduğu gözlenirken, sıcak iklimli bölgelerde yaşayanların daha sakin ve ılımlı olduğu gözlenmiştir. Yani lafın özü dünyanın farklı yerlerinde yaşayan toplumların aynı şekilde hareket etmesi, aynı şekilde tepki vermesi beklenemez. Bu yüzden dünyanın başka bir ucunda uygulanan politikaların yine başka bir toplum üzerinde uygulanıp başarılı olmasını beklemek hayalperestlik olacaktır. Ekonomi politikaları için de aynı sav geçerlidir. Çünkü ekonomik gelişmeler iktisadi bireylerin ve toplumun ortak davranışları sonucu yaşanır. Bu sebeptendir ki dengeden uzaklaşan ekonominin tekrar rayına oturması için alınacak kararların, uygulanacak politikaların başka toplumlardan kopyala yapıştır yapılmaması gerekir. Toplumun ortak davranışlarının özü yine “toplum içerisinden karar alıcılar” tarafından analiz edilip, ortaya çıkan sonuçlara göre yol haritası çizmek daha büyük faydalar doğuracaktır. Aksi taktirde bir yabancının bize uygulayacağı politikalar kendi memleketinden getirdiklerinden ibarettir.
Oysa biz o memleket gibi değiliz, farklıyız.  Dedim ya, aynı gözümüz gibi… Farklıyız…

Saygılarımla…

Berkay KARAKAYA


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder