2 Aralık 2018 Pazar

'YOUTUBER'LARIN VERGİ YÜKÜMLÜLÜKLERİ


Günümüzde; internetin kolay ulaşılır bir boyuta gelmesi ve tüketici yaş aralığının genişlemesiyle, mevcut yaşamlarımızda birçok değişiklik meydana geldi.

Yüz yüze iletişim kurmak yerine, sosyal medya üzerinde etkileşim sağlamayı tercih etmeye başlayan insanlığın;  televizyon başında geçirdiği vakit de internet üzerinde dizi, film veya video izleme seçeneğine evrilmiş bir durumda. 

Bizler sosyal medya ve internet bu kadar yaygın değilken, televizyon başında sadece yaşamak istediği hayatı görmeyi, hayal etmeyi başarabiliyorken; şimdilerde ise işin sadece tüketici boyutunda kalmıyor, aynı zamanda yaşamadığımız hayatları insanlara yaşıyormuş gibicesine gösterebiliyoruz. Hatta güncel ve gerçek boyutta erişemediğimiz özgüvenimize bu mecralarda rahatlıkla yer verebiliyor, kendimizi görünmeyen sınırlar içerisinde özgür sanıyoruz.

İnternetin hayatımızda meydana getirdiği değişiklikler göz önüne alındığında, sosyal alışkanlıkları değişen insanlarında  yeni meslekler türetmesi ve işin üretici tarafına geçmesi anormal bir reaksiyon olmasa gerek.

Örneğin sosyal mecralardan YouTube’un gündelik yaşantımızın bir ritüeli haline gelmesiyle “Youtuber”lık mesleğinin türediği görülmektedir. Bu mesleği icra eden “fenomenler” ve “fenomen adayları” ortaya çıkardıkları ürünün diğer kullanıcılar tarafından izlenmesi, beğenilmesi, yorum yapılması veya açmış oldukları kanala abone olunması karşılığında YouTube tarafından parasal olarak ödüllendiriliyor. Bu gelirlerden YouTube’un Türkiye’de bir şubesi veya temsilciliği olmadığı için kaynakta kesinti(stopaj) yapılamıyor ve dolayısıyla da bir vergilendirme işlemi söz konusu olamıyordu. Ancak yakın zamanda Maliye Bakanlığı(o dönemki adıyla) konuyla alakalı olarak ilgili vergi idarelerinin bu faaliyeti sürdüren kişilerin mali takibatını yapacağını ve vergilendirmenin sağlanacağını açıkladı.

Maliye Bakanlığının mali takibatın yapılacağını açıklamasına karşın ‘youtuber’ların vergilendirilebilmesi için belirli şartları sağlamış olmaları gerekiyor. Çünkü youtuber’lık faaliyetinin serbest meslek statüsüne girebilmesi ve gelirinin de serbest meslek kazancı olarak kabul edilebilmesi için ilgili gelirin sürekliliğinin sağlanmış olması ve 27.000 TL altında olmaması gerekmektedir.

Belirtilen şartları sağlayan ‘youtuber’lar serbest meslek erbabı olarak vergilendirilecektir. Bu statüye erişenlerin “Serbest Meslek Kazanç Defteri” tutması gerekmektedir. Ayrıca bu kişiler yapmakta olduğu mesleğin devamı için gerçekleştirdiği harcamaları ve evini home ofis olarak kullanıyorsa kirasının tamamı ile ısıtma ve aydınlatma masraflarının yarısını gider olarak gayri safi gelirlerinden düşürebilirler.
Son olarak; 18 yaşından küçük kanal sahipleri de vergilendirmeye  tabi tutulmaktadır ve ilgili vergi ödevlerinin vergi sorumlusu(veli, kanuni temsilci) tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir.


Saygılarımla…



Berkay KARAKAYA





KAYNAKÇA:
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu
Türk Vergi Sistemi/ “Prof. Dr. S. Ateş OKTAR”

5 Ekim 2018 Cuma

GÖZÜMÜZ GİBİ...



o gözler ki vahşidir
yangın kızıllıklarıyla korkunç
kanlı bir sevdayı çoğullaştırır
karanlık kirpikleri

göz değildirler
bir namludan fırlamış
mermi çekirdekleri

o gözler ki
çakmaktaki alev
zehirli hançerlerdeki uç
yakut bir avize gibi yalnızlığımızda dururlar
nereye gitsek gelir bizi bulurlar
gelir bizi bulurlar
bulurlar

Attila İlhan

19 Eylül 2018 Çarşamba

NARANGAH ÇİÇEĞİ ZAMANLAMASI



Narangah çiçeği Toros Dağları ile Akdeniz kıyıları arasında kalan bölgede, ılık bahar aylarının eşsiz gündoğumlarına güzel bir ahenk katar. Bu güzel koku anavatanındaki insanları öyle sarhoş etmiş olacak ki “güzel koku”ya narangahın kelime kökeninden gelen “naari” adını vermişler.
Güneydoğu Asyalılar bu anber kokunun meyvesini de dünyaya pazarlayarak ekonomik bir fayda da elde etmişler.

9 Eylül 2018 Pazar

Joseph Alois Schumpeter ve Kapitalizmin Evrimsel Dinamiği ''Yaratıcı Yıkım''


“ Esas itibariyle kapitalist ekonomi statik değildir ve olamaz,  düzenli bir gelişme de göstermemektedir. Tersine bu ekonomi kendi içinden yeni mallar, yeni üretim metotları ya da ticari imkânlar sayesinde devamlı olarak yenilenmekte, hareket halinde tutulmaktadır. Mevcut bütün sistem, iş hayatının bütün şartları bir değişme içindedir” (Schumpeter 1942: 61)




GİRİŞ

20. yüzyılın henüz başında ortaya attığı değişik ve ilgi çekici görüşleri ile iktisat bilimine farklı bir bakış açısı getiren Joseph Alois Schumpeter ekonomik kalkınma sürecinin nasıl tanımlanacağı üzerinde durmuş, özellikle yeniliklerin ve girişimcilerin önemine dikkat çekmiştir. Schumpeter’in kapitalizmin doğuşu, işleyişi ve gelişmesi ile ilgili analizleri kapitalist sistemin dinamizmini kavramak yolunda ortaya konmuş yaklaşımların en önemlilerindendir. Bir bakıma hem yenilik hem de girişimci kavramına yeni bir boyut getirmiştir. Öne sürdüğü görüşleri ile ,günümüzde, dünyada yaşanan ekonomik krizlerle birlikte adı en çok anılan iktisatçılardan olmuştur. Bu yazıda, şahsın biyografisine ve tüm teorilerine değinmeden birkaç anahtar kavram hakkındaki görüşleri aktarılmaya çalışılmaktadır. 
Okuyucudan ricam, özellikle yaratıcı yıkım kavramını dikkatle ve idrak ederek okumasıdır. 
Anahtar Kavramlar: İktisadi Kalkınma, İktisadi Büyüme, Girişimci, Yaratıcı Yıkım, Kapitalizm,Ekonomik Evrim, Schumpeter

5 Ağustos 2018 Pazar

TARİHTE SU SORUNLARI







Sulama sistemlerini düzenlemek, su hırsızlığını engellemek ve suyun kullanım haklarını belirlemek, tarihin en eski çağlarından beri yöneticilerin önceliklerinden olmuştur. 





Bu konudaki ilk yazılı düzenleme M.Ö. 1790’da Hammurabi Kanunlarında yer almaktadır. Sonrasında bazen nehirlerin yönünün değiştirilmesi, bazen nehir trafiğinin nehre kıyısı olan ülkelerden biri tarafından kontrol edilmek istenmesi, bazense enerji üretimi için nehrin kaynağının olduğu ülkenin nehirde hak iddia etmesi dünyanın çeşitli bölgelerinde su ile ilgili savaşlar çıkmasına veya anlaşmalar yapılmasına sebep olmuştur.

DÜNYADA SU MESELESİ


HİÇBİR ŞEY SUSUZ YAŞAYAMAZ!
Su, insan yaşamı için oksijenden sonra en önemli ikinci gereksinimdir. Kanın %83’ü, kemiklerin %22’si, beynin ve kasların %75’i sudur. Bu oranlardan da anlayacağımız üzere hiçbir şey susuz yaşayamaz; su, temel enerji kaynağıdır ve vücudun her hücresinde elektriksel ve manyetik enerji üreterek bize yaşam gücü sağlar.



Günlük aktiviteler sonucu vücudumuzda biriken toksinleri atmak için yaklaşık olarak günlük 2.5 litre ile 3 litre arasında su kaybı yaşarız. İdrarla 1.5 litre, deri yoluyla 0.5 litre, dışkı ve solunum ile 0.3 ‘er litre olmak üzere. Kaybedilen suyun vücuda geri kazandırılması, su ihtiyacımızın giderilmesi, yani hidrasyon; hayati fonksiyonlarımızın düzgün şekilde yürümesi için büyük önem taşımaktadır. Günlük olarak almamız gereken minimum sıvı miktarı, bireyden bireye değişmek kaydıyla, ortalama olarak 3 litredir diyebiliriz. Sağlıklı bir insan haftalarca yemek yemeden yaşayabilirken, susuzluğa dayanma süresi birkaç günü geçemez.70 kilogram ağırlığındaki bir erkeğin vücut su içeriğinin % 2 azalması ya da diğer bir deyişle 1.4 litre su kaybı yaşaması vücudun su dengesini bozmakta, günlük aktiviteleri sekteye uğratmaktadır.

3 Ağustos 2018 Cuma

EYLEMSİZLİK EYLEMİ: SUSAMSIZ SİMİT




Eylem kelimesinin etimolojik kökeni incelendiğinde Arapça’da “dikte etme, yazı yazdırma” anlamına gelen  imlā sözcüğünden türediğini görmekteyiz. Eylemin, Türk Dil Kurumu’ndaki anlamına baktığımızda ise “bir durumu değiştirme veya daha ileriye götürme yönünde etkide bulunma çabası” şeklinde bir anlam ile karşılaşıyoruz.

İstemediğimiz, karşı olduğumuz unsurlara karşı geliştirdiğimiz çeşitli eylem türleri vardır. Bunların arasında yine bir eylem türü de vardır ki o da eylemsizliktir. Yani alışılagelmiş tepkilerden uzak, rutinleşmiş hareketleri gerçekleştirmeden kamuoyu dikkatini çekmeye çalışma, eylemsizlik eylemi yapmaktır.

23 Temmuz 2018 Pazartesi

KİT PERSONELİNİN HUKUKİ DURUMU



Thomas Hobbes’un  Leviathan’a, yani karşısına her çıkanı yutan deniz canavarına benzettiği devletler; çeşitli sosyal ve mali sebeplerden dolayı ekonomiye müdahale ederler. Bu müdahaleyi çoğunlukla para ve maliye politikalarıyla yapan devlet bazen de bizzat kendisi piyasaya müdahil olur.
Kamu otoritesi kurduğu çeşitli ekonomik kurumlarla gerek piyasadaki aksaklıkları giderebilir, gerek piyasa tarafından yatırım yapılmayan alanlara yatırım yapabilir, gerekse de gelir elde etme amacı güdebilir.

17 Temmuz 2018 Salı

NÖRO EKONOMİYE İLİŞKİN


   
İktisat modellemelerine basitlik ve işlerlik sağlanması için iktisatçılar özellikle ana akım iktisatçıları tarafından iktisat biliminde bazı kavram ve varsayımlar geliştirilmiştir. Bu varsayımlardan en başta geleni, birey ya da kuruluş şeklinde ekonomide varlık gösteren ekonomik birimler; tüketiciler için fayda üreticiler için kâr maksimizasyonu amaçlayan, risk ve dalgalanmaları göz önünde bulundurup buna göre bir ekonomik davranış belirleyen ve dolayısıyla rasyonel davranması beklenen karar alıcılardır.
 Ancak bu temel varsayımın aksine ekonomik karar birimlerinin aynı koşullarda aynı şekilde davranış sergilemedikleri ve davranışlarında başka faktörlerin de mevcut olduğu görülmektedir. Etkileşimde oldukları faktörlerden en önemli olanı psikolojidir.
  Bu bağlamda nöro ekonomi bilimi ortaya çıkmıştır. Literatürde nöro ekonomi kavramı: ‘Ekonomik ortamlarda insan kararlarının biyolojik temellerini anlamak için bir araya gelmiş interdisipliner çalışma alanı’ şeklinde tanımlanmaktadır(http: //www.noroekonomi.com/).

15 Temmuz 2018 Pazar

TARIMSAL SİSTEMİN ARACI SORUNU


İnsan yaşamının devamını sağlayan gıda ürünlerinin fiyatları tüketici için önemli bir unsurdur.
Türkiye’de de son dönemde patates, soğan fiyatlarında fahiş bir artışın yaşanması gıda fiyatlarındaki dalgalanmaları ve bunun sebeplerini tekrar gündeme getirdi. Ülkemizde gıda mamullerinde dönem dönem fiyat artışı görülmekte ve enflasyondaki artışın sebebini genelde bu kalem oluşturmaktadır. Peki ya geçmişten bugüne tarım kültürüne sahip olan, verimli tarım arazileri bulunan Türkiye'nin başı neden gıda fiyatlarıyla dertte? Sorumuzun cevabı bir şıktan oluşmamakla birlikte en önemli sebebi koca bir yapısal problem olan aracı sistemi olarak gösterebiliriz.


Sir Isaac Newton, Tarihteki İlk Hisse Senedi Balonunda Nasıl Battı?




   Sir Isaac Newton, dünya üzerinde yaşamış en zeki insanlarda biri olarak kabul edilir. Ancak kendisi bize öğretti ki; akıllı bir fizikçi olmak ile zeki bir yatırımcı olmak arasında büyük fark var. Ne yazık ki bu tecrübeyi edinmesi, ona epey pahalıya mâl oldu.




''Gök cisimlerinin hareketlerini hesaplayabiliyorum ama insanların deliliğini hesaplayamıyorum.''

  Newton'un bu sözü söylemesinin sebebi söylentilere kulak verip büyük bir balonda, büyük paralar kaybetmesinden ileri geliyordu. Kendisi ifadesinde ''halkın deliliği''demiş olsa da kendisi de o kitleye dahildi. Bu sözün, Benjamin Graham'ın ''Akıllı Yatırımcı'' isimli kitabında Newton tarafından söylendiği rivayet edilir. İfade gerçekten Newton'a ait ise, anlaşılan o da bu hatasından epey pişman olmuş. Peki tarihteki ilk hisse senedi balonu ne idi ve nasıl oldu da patladı?

29 Haziran 2018 Cuma

REFORM MU, DEVİNİM Mİ?



Reform kelimesini etimolojik olarak incelediğimizde köken olarak Fransız Diline ait ve orijinalinin de “réforme” olduğu bilgisine ulaşıyoruz. Réforme kelimesi; biçim, şekil, görünüm anlamındaki “formé” ile yeniden yapma, tekrarlama manasındaki ré ekinin birleşimiyle bir bütün haline geliyor.

14 Haziran 2018 Perşembe

İŞTE BAŞLIYORUZ!

İŞTE BAŞLIYORUZ!

Dünyada ekonomik göstergelerin sıklıkla değiştiği, ülkemizde de gerek iç gerekse de dış faktörler sebebiyle ekonomik ve iktisadi belirsizliğin yaşandığı bir dönemde toplumdaki ekonomik aydınlanma ve bilinci oluşturmayı, topluluk olarak yaptığımız çalışmaları insanlara aktararak faydalı olmayı, Türkiye’nin en köklü üniversitesinin iktisat talebeleri olarak kendimize yüklediğimiz borç olarak biliriz.