Reform kelimesini etimolojik olarak
incelediğimizde köken olarak Fransız Diline ait ve orijinalinin de “réforme” olduğu bilgisine ulaşıyoruz. Réforme kelimesi;
biçim, şekil, görünüm anlamındaki “formé” ile yeniden yapma, tekrarlama
manasındaki ré ekinin birleşimiyle bir bütün haline geliyor.
Böylece kelime yeniden şekil ve biçim verme anlamına bürünüyor. Ancak bizim genel olarak kullandığımız reform kavramı daha özellikli bir yapıya sahip. Çünkü biz reformu öncekine zarar vermeden, eskiyi çalışır hale getirme manasında kullanıyoruz.
Böylece kelime yeniden şekil ve biçim verme anlamına bürünüyor. Ancak bizim genel olarak kullandığımız reform kavramı daha özellikli bir yapıya sahip. Çünkü biz reformu öncekine zarar vermeden, eskiyi çalışır hale getirme manasında kullanıyoruz.
Şimdilerde ise reform sözcüğü
kulağa pek bir aşina geliyor. Nedeni ise mevcut sistemimizde hukuki, siyasi,
eğitim, ekonomi ve sosyo-kültürel alanlarda karşılaştığımız yapısal
problemlere, yapısal reformların çözüm olarak gösteriliyor olması. Peki haklılar
mı? Haklılar. Ancak yanılgıya düşülen küçük bir detay var. O da yukarıda
manasını verdiğimiz reform kavramı. Çünkü Türkiye’de sistemin bileşenlerinin
neredeyse hepsinde problem var ve hepsi reform istiyor. Reformunda eskiye zarar
vermeden biçim üzerinde değişiklik yapma olarak tanımlandığı aklımıza gelir ise
bu dinamiklerin hepsinde reform yapmak sistemin özüne aykırı olur. Elinizde
bulunan çarkın sadece bir dişilisi dönmüyorsa sadece o dişliyi değiştirirsiniz
veya tamir edersiniz. Ancak çark içerisindeki dişlilerin hiçbiri dönmüyorsa
çarkın kendisini değiştirmek zorundasınız. Türkiye’nin durumu da bu örneğe
benzer. Elimizdeki dişlilerin hiçbiri dönmüyor. Dişlileri teker teker tamir
etmek yerine çarkın özümsel sorunlarıyla ilgilenmek gerekir. Bu noktada da
dünyada var olan mevcut sistemlerin analiz edilip, bu sistemlerin en
münasibinin Türk kültürüne ve toplum yapısına uyarlanarak kendimize özgü bir
sistem haline getirilmesi gerekir. Bu da reform değil devinimdir.
BERKAY KARAKAYA