5 Ağustos 2018 Pazar

TARİHTE SU SORUNLARI







Sulama sistemlerini düzenlemek, su hırsızlığını engellemek ve suyun kullanım haklarını belirlemek, tarihin en eski çağlarından beri yöneticilerin önceliklerinden olmuştur. 





Bu konudaki ilk yazılı düzenleme M.Ö. 1790’da Hammurabi Kanunlarında yer almaktadır. Sonrasında bazen nehirlerin yönünün değiştirilmesi, bazen nehir trafiğinin nehre kıyısı olan ülkelerden biri tarafından kontrol edilmek istenmesi, bazense enerji üretimi için nehrin kaynağının olduğu ülkenin nehirde hak iddia etmesi dünyanın çeşitli bölgelerinde su ile ilgili savaşlar çıkmasına veya anlaşmalar yapılmasına sebep olmuştur.

DÜNYADA SU MESELESİ


HİÇBİR ŞEY SUSUZ YAŞAYAMAZ!
Su, insan yaşamı için oksijenden sonra en önemli ikinci gereksinimdir. Kanın %83’ü, kemiklerin %22’si, beynin ve kasların %75’i sudur. Bu oranlardan da anlayacağımız üzere hiçbir şey susuz yaşayamaz; su, temel enerji kaynağıdır ve vücudun her hücresinde elektriksel ve manyetik enerji üreterek bize yaşam gücü sağlar.



Günlük aktiviteler sonucu vücudumuzda biriken toksinleri atmak için yaklaşık olarak günlük 2.5 litre ile 3 litre arasında su kaybı yaşarız. İdrarla 1.5 litre, deri yoluyla 0.5 litre, dışkı ve solunum ile 0.3 ‘er litre olmak üzere. Kaybedilen suyun vücuda geri kazandırılması, su ihtiyacımızın giderilmesi, yani hidrasyon; hayati fonksiyonlarımızın düzgün şekilde yürümesi için büyük önem taşımaktadır. Günlük olarak almamız gereken minimum sıvı miktarı, bireyden bireye değişmek kaydıyla, ortalama olarak 3 litredir diyebiliriz. Sağlıklı bir insan haftalarca yemek yemeden yaşayabilirken, susuzluğa dayanma süresi birkaç günü geçemez.70 kilogram ağırlığındaki bir erkeğin vücut su içeriğinin % 2 azalması ya da diğer bir deyişle 1.4 litre su kaybı yaşaması vücudun su dengesini bozmakta, günlük aktiviteleri sekteye uğratmaktadır.

3 Ağustos 2018 Cuma

EYLEMSİZLİK EYLEMİ: SUSAMSIZ SİMİT




Eylem kelimesinin etimolojik kökeni incelendiğinde Arapça’da “dikte etme, yazı yazdırma” anlamına gelen  imlā sözcüğünden türediğini görmekteyiz. Eylemin, Türk Dil Kurumu’ndaki anlamına baktığımızda ise “bir durumu değiştirme veya daha ileriye götürme yönünde etkide bulunma çabası” şeklinde bir anlam ile karşılaşıyoruz.

İstemediğimiz, karşı olduğumuz unsurlara karşı geliştirdiğimiz çeşitli eylem türleri vardır. Bunların arasında yine bir eylem türü de vardır ki o da eylemsizliktir. Yani alışılagelmiş tepkilerden uzak, rutinleşmiş hareketleri gerçekleştirmeden kamuoyu dikkatini çekmeye çalışma, eylemsizlik eylemi yapmaktır.