5 Ağustos 2018 Pazar

TARİHTE SU SORUNLARI







Sulama sistemlerini düzenlemek, su hırsızlığını engellemek ve suyun kullanım haklarını belirlemek, tarihin en eski çağlarından beri yöneticilerin önceliklerinden olmuştur. 





Bu konudaki ilk yazılı düzenleme M.Ö. 1790’da Hammurabi Kanunlarında yer almaktadır. Sonrasında bazen nehirlerin yönünün değiştirilmesi, bazen nehir trafiğinin nehre kıyısı olan ülkelerden biri tarafından kontrol edilmek istenmesi, bazense enerji üretimi için nehrin kaynağının olduğu ülkenin nehirde hak iddia etmesi dünyanın çeşitli bölgelerinde su ile ilgili savaşlar çıkmasına veya anlaşmalar yapılmasına sebep olmuştur.




M.S. 30 yılında Roma Hükümdarı Pontius’un Kudüs’e akan nehrin yönünü değiştirmesi ve halkın bu durum karşısında ayaklanması, kanlı bir katliama dönüşmüş ve birçok göstericinin ölümü ile sonuçlanmıştır. 1626’da İspanyolların Ren Nehri’ndeki gemi trafiğini engelleyerek Hollanda İmparatorluğu’nun ekonomisini çökertme girişimleri, İspanyol ekonomisinin girdiği darboğaz ve askeri şartlardaki değişim sonucu başarısız olsa da, iki ülke arasında 3 yıl süren bir gerilime yol açmıştır.



Su açısından en kıt kaynaklara sahip olan Ortadoğu’da, suyun kullanımı ile ilgili çok sayıda sorun yaşanmıştır. 1951’de Ürdün’ün Ürdün Vadisi’ndeki tarımsal alanları Yarmouk Nehri’nin suları ile sulamak istemesi, 1953’te İsrail’in su ihtiyacını karşılamak üzere Taberiye Gölü’nden su çekmesi, 1958’de Mısır ve Sudan arasında Nil Su Anlaşması’nın imzalanması ile sonuçlanan politik çekişme, Suriye’nin 1965’de Ürdün Nehri’nin akışını değiştirip İsrail’in suya erişimini engelleme çabaları sonucu iki ülke arasındaki sınırda çıkan silahlı çatışma, 1990’da Atatürk Barajı’nın inşaatı bittikten sonra Fırat Nehri’nden Suriye ve Irak’a su akışının 1 ay süre ile Türkiye tarafından durdurulması bölgede su sebebiyle yaşanan sorunlardan bazılarıdır.



Su savaşları sadece ülkeler arasında yaşanmamakta, kimi zaman da merkezi ve yerel yönetimler arasında problemler çıkmaktadır. Merkezi hükümetlerin su kullanımı planlarından olumsuz etkilenen yerel halkın ayaklanmaları birçok ülkede sorun teşkil etmiştir. Örneğin Çin’deki Zhang nehrinin kullanımı konusunda merkezi hükümet ve yerel halk arasında 1976’dan beri süregiden sorunlar vardır. 1991’de nehre kıyısı olan iki köyün yerlileri arasında su kullanımı sebebiyle silahlı çatışmalar çıkmış, 1992’de sulama kanallarına konulan bombaların patlaması ekonomik kayıplara sebep olmuş, 1999’da çıkan olaylarda ise 1 milyon dolarlık maddi hasar oluşmuştur. 2007 yılında Hindistan’daki Hirakud Barajı sularının kullanım hakkının sanayiye verilmesi yerel halkın ayaklanmasına neden olmuş ve binlerce çiftçi ile güvenlik güçleri arasında  çatışmalar yaşanmıştır.



Kimi zaman ülkeler politik çıkar elde etmek için su kaynaklarını koz olarak kullanmışlardır. 1958’de Mısır ve Sudan arasında Nil Su Anlaşması, ancak Sudan’da Mısır yanlısı hükümetin  işbaşına gelmesinin ardından imzalanabilmiştir. 1978’de Etiyopya’nın Nil Nehri’nin üç ana kolundan biri olan Mavi Nil üzerine baraj inşa etme planının ardından Mısır su konusuna verdiği önemi pek çok sefer belirtmiştir. 1979’da İsrail ile yapılan barış anlaşmasının ardından Mısır’ın üçüncü cumhurbaşkanı Muhammed Enver Sedat, Mısır’ın bundan sonra ancak su uğruna savaşa gireceğini açıklamıştır. 1988 yılında benzer bir açıklama Birleşmiş Milletler (BM) Eski Genel Sekreteri, Mısırlı Boutros Boutros-Ghali tarafından yapılmış ve Ortadoğu’daki yeni bir savaşın politik sebeplerden değil, Nil suları konusundaki çekişmelerden kaynaklanacağını ifade etmiştir.



2006 yılında İngiltere’de dönemin Savunma Bakanı olan John Reid su savaşlarının ufukta belirdiğini ve bakanlıkta bir birimin böylesi bir savaş için hazırlanmaya başladığını açıklamıştır. 2008’de ise BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon dünya ekonomisi büyüdükçe suya olan ihtiyacın arttığını, suya ihtiyaç duyulan her yerde ise çatışmaların baş gösterdiğini söylemiştir. Bu açıklamalar, suyun ülkeler arasında paylaşımının gitgide daha çekişmeli hale geldiğine ve küresel boyutta bir soruna işaret etmektedir.

Kaynakça:
http://www.iktisadiyat.com/2013/05/19/sudan-savas-olur-mu/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder