Sulama sistemlerini düzenlemek, su hırsızlığını engellemek ve suyun
kullanım haklarını belirlemek, tarihin en eski çağlarından beri yöneticilerin
önceliklerinden olmuştur.
Bu konudaki ilk yazılı düzenleme M.Ö. 1790’da Hammurabi Kanunlarında yer
almaktadır. Sonrasında bazen nehirlerin yönünün değiştirilmesi, bazen nehir trafiğinin
nehre kıyısı olan ülkelerden biri tarafından kontrol edilmek istenmesi, bazense
enerji üretimi için nehrin kaynağının olduğu ülkenin nehirde hak iddia etmesi
dünyanın çeşitli bölgelerinde su ile ilgili savaşlar çıkmasına veya anlaşmalar
yapılmasına sebep olmuştur.
M.S. 30 yılında Roma Hükümdarı Pontius’un Kudüs’e akan
nehrin yönünü değiştirmesi ve halkın bu durum karşısında ayaklanması, kanlı bir
katliama dönüşmüş ve birçok göstericinin ölümü ile sonuçlanmıştır. 1626’da
İspanyolların Ren Nehri’ndeki gemi trafiğini engelleyerek Hollanda
İmparatorluğu’nun ekonomisini çökertme girişimleri, İspanyol ekonomisinin
girdiği darboğaz ve askeri şartlardaki değişim sonucu başarısız olsa da, iki
ülke arasında 3 yıl süren bir gerilime yol açmıştır.
Su açısından en kıt kaynaklara sahip olan Ortadoğu’da,
suyun kullanımı ile ilgili çok sayıda sorun yaşanmıştır. 1951’de Ürdün’ün Ürdün
Vadisi’ndeki tarımsal alanları Yarmouk Nehri’nin suları ile sulamak istemesi,
1953’te İsrail’in su ihtiyacını karşılamak üzere Taberiye Gölü’nden su çekmesi,
1958’de Mısır ve Sudan arasında Nil Su Anlaşması’nın imzalanması ile sonuçlanan
politik çekişme, Suriye’nin 1965’de Ürdün Nehri’nin akışını değiştirip
İsrail’in suya erişimini engelleme çabaları sonucu iki ülke arasındaki sınırda
çıkan silahlı çatışma, 1990’da Atatürk Barajı’nın inşaatı bittikten sonra Fırat
Nehri’nden Suriye ve Irak’a su akışının 1 ay süre ile Türkiye tarafından
durdurulması bölgede su sebebiyle yaşanan sorunlardan bazılarıdır.
Su savaşları sadece ülkeler arasında yaşanmamakta,
kimi zaman da merkezi ve yerel yönetimler arasında problemler çıkmaktadır.
Merkezi hükümetlerin su kullanımı planlarından olumsuz etkilenen yerel halkın
ayaklanmaları birçok ülkede sorun teşkil etmiştir. Örneğin Çin’deki Zhang
nehrinin kullanımı konusunda merkezi hükümet ve yerel halk arasında 1976’dan
beri süregiden sorunlar vardır. 1991’de nehre kıyısı olan iki köyün yerlileri
arasında su kullanımı sebebiyle silahlı çatışmalar çıkmış, 1992’de sulama
kanallarına konulan bombaların patlaması ekonomik kayıplara sebep olmuş,
1999’da çıkan olaylarda ise 1 milyon dolarlık maddi hasar oluşmuştur. 2007
yılında Hindistan’daki Hirakud Barajı sularının kullanım hakkının sanayiye
verilmesi yerel halkın ayaklanmasına neden olmuş ve binlerce çiftçi ile
güvenlik güçleri arasında çatışmalar yaşanmıştır.
Kimi zaman ülkeler politik çıkar elde etmek için su kaynaklarını koz olarak
kullanmışlardır. 1958’de Mısır ve Sudan arasında Nil Su Anlaşması, ancak
Sudan’da Mısır yanlısı hükümetin işbaşına gelmesinin ardından
imzalanabilmiştir. 1978’de Etiyopya’nın Nil Nehri’nin üç ana kolundan biri olan
Mavi Nil üzerine baraj inşa etme planının ardından Mısır su konusuna verdiği
önemi pek çok sefer belirtmiştir. 1979’da İsrail ile yapılan barış anlaşmasının
ardından Mısır’ın üçüncü cumhurbaşkanı Muhammed Enver Sedat, Mısır’ın bundan
sonra ancak su uğruna savaşa gireceğini açıklamıştır. 1988 yılında benzer bir açıklama Birleşmiş Milletler
(BM) Eski Genel Sekreteri, Mısırlı Boutros Boutros-Ghali tarafından yapılmış ve
Ortadoğu’daki yeni bir savaşın politik sebeplerden değil, Nil suları
konusundaki çekişmelerden kaynaklanacağını ifade etmiştir.
2006 yılında İngiltere’de dönemin Savunma Bakanı olan John Reid su
savaşlarının ufukta belirdiğini ve bakanlıkta bir birimin böylesi bir savaş
için hazırlanmaya başladığını açıklamıştır. 2008’de ise BM Genel Sekreteri Ban
Ki-moon dünya ekonomisi büyüdükçe suya olan ihtiyacın arttığını, suya ihtiyaç
duyulan her yerde ise çatışmaların baş gösterdiğini söylemiştir. Bu
açıklamalar, suyun ülkeler arasında paylaşımının gitgide daha çekişmeli hale
geldiğine ve küresel boyutta bir soruna işaret etmektedir.
Kaynakça:
http://www.iktisadiyat.com/2013/05/19/sudan-savas-olur-mu/
Kaynakça:
http://www.iktisadiyat.com/2013/05/19/sudan-savas-olur-mu/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder