Thomas Hobbes’un Leviathan’a, yani karşısına her çıkanı yutan
deniz canavarına benzettiği devletler; çeşitli sosyal ve mali sebeplerden dolayı
ekonomiye müdahale ederler. Bu müdahaleyi çoğunlukla para ve maliye
politikalarıyla yapan devlet bazen de bizzat kendisi piyasaya müdahil olur.
Kamu otoritesi kurduğu çeşitli
ekonomik kurumlarla gerek piyasadaki aksaklıkları giderebilir, gerek piyasa
tarafından yatırım yapılmayan alanlara yatırım yapabilir, gerekse de gelir elde
etme amacı güdebilir.
Türkiye’de de devlet piyasaya müdahil olma işlemini Kamu İktisadi Teşebbüsleri aracılığıyla gerçekleştirir. Bu teşebbüslerde kendi içerisinde “Kamu İktisadi Kuruluşu(KİK)” ve “İktisadi Devlet Teşekkülü(İDT)” olmak üzere ikiye ayrılır. KİK olarak kısalttığımız Kamu İktisadi Kuruluşları hiçbir kâr amacı gütmeden, tamamen toplum ve kamu yararı gayesinde faaliyetlerini sürdürürken; İDT’ler serbest piyasa koşulları içerisinde, özel bir ticari işletme görünümünde devlete gelir sağlamak için çalışır. Yani KİK’ler sıradan kamu kurumu, İDT’ler ise özel işletme edasıyla hareket eder.
Sermaye sahibi devlet olan Kamu İktisadi
Teşebbüsleri 399 sayılı “KAMU
İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ PERSONEL REJİMİNİN DÜZENLENMESİ VE 233 SAYILI KANUN
HÜKMÜNDE KARARNAMENİN BAZI MADDELERİNİN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMASINA DAİR KANUN
HÜKMÜNDE KARARNAME” de de belirtildiği üzere
bünyesinde hem 657 sayılı kanuna tabi Kamu Personeli hem de sözleşmeli personel
barındırmaktadır. İstihdam edilen kamu personeli mevcut usullere göre
seçilirken, sözleşmeli personellerin unvan ve sayıları Cumhurbaşkanı tarafından
belirlenmektedir.
KİT’lerin personel rejimini
düzenleyen 399 sayılı bu KHK’da personel sınıflandırması yapılırken KİK ve İDT
ayrımına girilmeksizin kamu personeli ve sözleşmeli personel çalıştırabileceği
belirtilmiştir. Ancak bu ayrımı yapmamak teşebbüslerin amacına uygun rejimde
personel çalıştırmaması hususunda bir açık oluşturuyor. Çünkü bu kararnameye
göre kamu kurumu gibi çalışarak, kâr amacı gütmeksizin kamu yararı kollayan
Kamu İktisadi Kuruluşlarının sözleşmeli personel; aynı bir ticari işletme gibi
faaliyet sürdürerek kâr peşinde koşan İktisadi Devlet Teşekküllerinin ise kamu
personeli istihdam etmesinin önünde bir engel bulunmuyor.
KİK’lerin gerek adının içinde kamu
kelimesinin geçmesi, gerekse kamu yararı arayacak personelinin tarafsız bir
tutum sergileyebilmesi açısından bünyesinde yalnızca 657 sayılı kanuna tabi
kamu personeli barındırması gerekir.
İDT’lerin ise KİK’lerin aksine özel
bir işletme gibi hareket etmesi kamu personeli çalıştırmasına engel teşkil
etmelidir. Çünkü kamu personeli barındırdığı taktirde piyasa içerisindeki
rekabeti bozar ve kendi içerisinde bürokrasi yaratarak verimliliği düşürür. Dünden
bugüne hazineye yük olduğu söylenerek özelleştirme çabası içerisine sokulan İDT’lerin,
anatomisine uygun, işinin ehli personel çalıştırmaları daha makuldür. Ayrıca ticari
şirket olarak kabul etmemiz gereken bu kurumların çalışanları aynı özel
sektördeki gibi 4857 sayılı İş Kanununa tabi olmalı ve yine bu çalışanların
verimliliğini artırmak amacıyla çeşitli özlük hakları ile prim sistemleri
uygulanmalıdır.
Kamu İktisadi Teşebbüslerinin
amaçlarına uygun personel çalıştırarak ekonomiye dahil olması hem kamunun
yararına hem de piyasanın yararınadır.
Saygılarımla…
Berkay KARAKAYA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder